Yaşamın Ritmi
- ysngngr

- 12 Ara 2024
- 1 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 1 Şub
Sabah erkenden uyanıyorsun. Gözlerin hala uykulu ama kafanın içinde bir şeyler kıpırdanıyor. Bugün, dünün aynısı mı olacak? Yoksa kendine dair bir şey bulacak mısın? Bilmiyorsun. Ama kalkıyorsun. Çünkü hareket etmeyince bataklık gibi içine çekiyor hayat.
Bir adım, sonra bir adım daha… Ayaklarının her yere vuruşunda kendi kalp atışını duyuyorsun. Nefesin hızlanıyor. O an fark ediyorsun, yaşam dediğin şey belki de bu; bir adım atabilmek, bir nefes daha alabilmek.
Sonra oturuyorsun bir kahvaltı masasına. Doğal, sade bir şeyler koyuyorsun önüne. Bir anda aklına geliyor: “Hayat da böyle değil mi? Fazlası değil, gerçek olanı doyuruyor insanı.”
Gün devam ediyor. Yeni yerler görüyorsun, yeni yüzler… Ama aslında sen kendini geziyorsun, kendi sokaklarını. Her köşe başında bir "ben" duruyor, unutulmuş, terk edilmiş bir ben. Ve sen, her adımda biraz daha tamamlanıyorsun.
Akşam olunca bir kitap açıyorsun. Sayfalar arasında kaybolmak değil, kendini bulmak için. Bir karakterin sözüne takılıyorsun: "Sanki beni anlatmış!" O an fark ediyorsun, aslında herkes biraz sen, sen de herkesin bir parçası...
Ve hayaller… Onlar olmadan neye benzer bu yolculuk? Ama sadece hayal kurmak yetmez. Hayal kurduğun gibi yaşaman lazım, yoksa hepsi birer gölgeye dönüşür.
Yaşam dediğin, bazen koşmak, bazen durup nefes almak, ama hep devam etmek.
Çünkü ritim dediğin şey, sadece kalpte değil, tüm hayatta duyulur.



